Kategori: Böbrek Hastalıkları

Akut Pyelonefrit

Akut pyelonefrit böbrek parankim ve toplayıcı sisteminin akut infeksiyonudur. En çok bakteriyel patojenlerle meydana gelir. E.Coli ve Enterobacterler enfeksiyonun %90’ından fazlasında sorumludur.

Enfeksiyonun iki yayılma yolu vardır. En sık asendan (aşağıdan) üriner yayılım görülür. Bakteriler mesaneden geriye doğru üreter, böbrek pelvisi ve parankimine yayılır.  İkinci enfeksiyon yayılma yolu daha az görülen hematojen (kan) yoldur.

 

Akut pyelenefritin oluşmasında infeksiyonu tetikleyici predispozan faktörler sıklıkla vardır:

  1. Üst üriner toplayıcı sisteminde obstruksiyon
  2. Vezikoüreteral reflu
  3. Böbrek taşları
  4. Nörojenik Mesane
  5. Diabetes mellitus
  6. Konakçı direncinin bozulnası
  7. Doğumsal anomalilier
  8. Gebelik
  9. Uzun süreli kateter kullanım

 

Akut pyelonefritin klinik belirtileri, ateş yükselmesi, titreme, bitkinlik ve kasıklara yayılan veya lokalize böğür ağrısıdır. Olguların %50’sinde idrarda yanma, kanlı idrar, acil işeme hissi ve sık işeme gibi alt idrar yolları semptomları mevcuttur. Fizik muayene asıl bulgu hastalıklı tarafta kostovertebral açı duyarlılığı saptanır. Birlikte karın ağrısı, duyarlılığı ve paralitik ileusun varolabilmesi ayırıcı tanıda kafa karıştırır ve apandisit, divertikülit, pankreatit ve safra kesesi iltihabı hemen gözönüne alınmasını gerektirir.

İdrar tahlilinde pyüri, bakteriüri, makroskopik veya mikroskopik hematüri saptanır. Tam kan sayımında lökositoz görülür. Geçici olarak kan kreatinin değeri yükselebilir. İdrar kültür testleri tanısal değer taşır ve duyarlılık testleri uygun antibiyotik tedavisini saptayacaktır.

Akut pyelonefrit; böbrek absesi ve ürosepsise yol açabileceğinden tedaviye hemen başlanılmalıdır.

Radyolojik olarak DÜSG, IVP, Üriner USG, Üriner sistem BT ve böbrek sintigrafisi yapılabilir.

Akut pyelonefritin şiddeti ve tedavinin çabukluğuna bağlı olarak değişik derecelerde hasar oluşturur. Bir ölçüde fonksiyone dokunun kaybıyla beraber rezidüel nedbeleşme olur. Bu patolojiler enfeksiyonun şiddeti ve süresiyle ilgilidir.

Akut pylenefritli hasta, hastaneye yatırılarak intravenöz antibiyotiklerle hemen tedaviye başlanmalıdır.  Bazı hastalar ayaktan tedavi edilebilir. Akut pyelonefritin geçmesi 2 hafta intravenöz ve oral antibiotik kombinasyonunu gerektirir. Fokal veya mutifokal bakteriyel nefrit ise; antibiyotiğe verilen yanıta bağlı olarak 6 hafta kadar tedavi gerektirebilir.

Böbreğin İyi Huylu Tümörleri

  1. Basit Kistler:
    En sık görülen iyi huylu böbrek lezyonu basit kistlerdir. Bir veya birden fazla, tek veya çift taraflı, birkaç milimetreden birkaç santimetre çapa kadar değişen boyutta olabilirler. Basit kistleri çoğu rastlantısal olarak ultrasonografi sırasında saptanır. Şikayet vermeden böbrekte durabilirler. Bazıları da büyüyerek böbrek tıkanıklıklarına yol açabilir ve cerrahi girişim gerekebilir.
  2. Kortikal Adenom:
    Rastlantısal olarak şikayet vermeden saptanan diğer bir tür kortikal adenomlardır. Ancak iyi huylu tümör sınıfında olmalarına rağmen böbrek kanseri gelişme sürecinin erken evresindeki kanser öncesi kitleleri taklit edebilirler. Tedavi ve takip iyi planlanmalıdır.
  3. Onkositom:
    Böbrek kanseri ile en çok karışan patolojilerin başında gelir. İdrardan kan gelmesi şeklinde şikayet verebilir. Üriner CT veya üriner MR ile böbrek kanseri ayırımı yapılabilir. Ancak yine de ayrım yapılamayan durumlarda cerrahi eksizyon yapılmalıdır.
  4. Anjiomyolipom:
    Değişen miktarlarda anormal kan damarları (anjio) , düz kas (myo) ve olgunlaşmış yağ dokusu (lipoma) içerdiklerinden ismi anjiomyolipomadır. Ultrasonografi ile anjiomyolipoma düşünülüyorsa mutlaka üriner BT veya üriner MR yapılmalıdır. Böbrek içine kanama yapabilmesi nedeniyle önemli kitlelerdir.

Anjiomyolipoma tedavisi tümör büyüklüğüne ve semptomatik olup olmadığına bağlıdır. Semptomatik olan veya hızlıca büyüme gösteren kitle embolize edilmeli veya cerrahi olarak çıkarılmalıdır.

Böbrekte kitle saptandığında vakit geçirmeden üroloğa başvurulmalıdır.

Hidronefroz

Böbreğin idrar havuzunun genişlemesi olarak düşünülse de hidronefroz; aslında üreter, mesane ve hatta üretra patolojileri sonucunda da oluşabilir. Üreter genişlemesi de iştirak ettiğinde hidroüretronefroz diyebiliriz.

Genellikle idrar yolundaki herhangi bir seviyedeki obstrüksiyon hidronefroza yol açabilir. Öncelikle infeksiyon, taş, tümör, norojen mesane, mesane boynu darlıkları, prostat büyümeleri ve özellikle çocuklardaki hidronefrozda doğumsal patolojiler (UPJ darlığı, VUR vb) ön planda düşünülmelidir.

Prenatal tetkikler sırasında hidronefroz rastlantısal olarak saptanır. Son yıllarda gebelik takibinde rutin olarak yapılan bebeğin ultrasonografik incelemesinde en sık saptanan patoloji hidronefrozdur.

Basit bir ultrasonografi ile hidronefroz tanısı konulabilir. Obstrüksiyonun yerini saptamak için üriner BT, üriner MR ve İVP tetkikleri gerekebilir. VUR tanısını koymak için sistogram, UPJ darlığı tanısı için se diüretikli DTPA sintigrafi testleri yapılabilir.

Hidronefroz nedeni saptanan taş ise taşa yönelik tedavi planlanmalıdır.Sebep infeksiyon ise infeksiyon tedavi edilmelidir.

Nedene yönelik tedavi hızlıca organize edilmelidir.

Önemli olan hastanın üre ve kreatinin değerleridir. Bu değerler yüksek yani olası üremi durumu varsa acilen müdahele yapılmalıdır. Mesaneye sonda, üreteral katater veya perkütan nefrostomi uygulamaları zaman geçirmeden yapılmalıdır.

Hidronefroz derecelendirmesinde 1-2-3-4 sistemi kullanılır. Grade 4 hidronefroz son aşamada böbrek şişliği demektir ve bu durum aciliyet arzeder.

Unutulmamalıdır ki hidronefroz tedavi edilmediği zaman böbrek fonksiyon kaybına ve böbreğin cerrahi olarak alınmasına neden olabilir.

 

 

 

 

 

 

 

Üreteropelvik Bileşke Obstrüksiyonu (Upj Darlığı)

Böbrek pelvisi ile proksimal üreterin bileşim düzeyinde üreterin blokajıdır.

Nedenleri doğumsal veya edinsel olabilir. Doğumsal UPJ obstrüksiyonu halen sıklıkla doğum öncesi dönemde saptanır. Prenatal veya postnatal ultrasonografi rutin olarak kullanıldıkça, hidronefroz veya abdominal kitlenin ayırıcı tanıları arasına bu hastalık da alınacaktır. Edinsel üreteropelvik bileşke obstrüksiyonu üreter maniplasyonu, üriner taşlar veya retroperitoneal hastalık sonucu gelişebilir.

Küçük çocuklarda karın içi kitle şeklinde kendini gösterebilir. Büyük çocuklarda ve yetişkinlerde böğür veya karın ağrısı görülebilir.

Böbrek ultrasonografisi, intravenöz ürografi, retrograd pyelografi, üriner CT, Üriner MR veya renal sintigrafi testleri ile UPJ darlığı tanısı konulur.

UPJ darlığı tanısını koymak veya tanıyı doğrulamak için genellikle diüretik renal sintigrafi (DTPA) yapılmalıdır.

  1. Yetişkinlerde UPJ darlığının sebepleri:
  2. Üreteropelvik bileşkeyi çaprazlayan böbrek veni,
  3. Yakın zamanda bir böbrek taşının üretere düşmesi,
  4. Üreteroskop veya nefroskopla idrar yollarının maniplasyonu,
  5. Dıştan üreteri baskılayan bir retroperitoneal hastalık
  6. Jinekolojik kanserler ve kolon kanserleri gibi üroloji dışı neoplazilerin baskısı,
  7. Hematojen veya asendan infeksiyon

Tanı konulduktan sonra çift taraflı hidronefroz varsa obstrüksiyonun durumuna göre beklenilebilir. Tek taraflı UPJ darlığı var ve obstruksiyon varlığı DTPA ile desteklenirse operasyon yapılarak tıkanıklık açılmalıdır.

Operasyonlardan balon dilatasyon, açık operasyon, laparoskopik veya robotik cerrahi yapılabilir. Burada hangi hastaya hangi operasyon tipi olacağı önemlidir.

Genellikle yapılan operasyon pyeloplastidir. Tıkanıklık yapan böbrek pelvis- üreter üst kısmının çıkarılıp yeniden anastomoz edilmesi işlemidir.