Sperm Hareket Azlığı Nedir?

Sperm Hareket Azlığı Nedir?

Erkek kaynaklı infertilite durumunun ardından birçok faktör olabilmektedir. Sperm kalitesinin belirlenmesi sırasında baz alınan kriterlerden olan sperm hareketliliği de erkek kısırlığının gündeme gelmesine neden olabilir.

Gebelik oluşumu için sperm hücrelerinin ideal sayıda olması, sperm morfolojisinin uygunluğu ve spermlerin ideal hızda ileri yönlü hareketliliği gibi şartların sağlanması gerekir. Sperm kalitesinin yalnızca sperm sayısına indirgenmemesi bu nedenle oldukça önemlidir. Bu yazımda sperm hareket azlığı ve sperm hareket azlığına yol açan nedenler hakkında bilgi aktaracağım. Öncelikle sperm hareketliliği yani sperm motilitesi kavramını açıklamak istiyorum.

Sperm Hareketliliği Nedir?

Sperm motilitesi olarak da adlandırılabilen sperm hareketliliği kısaca spermin yumurta hücresine doğru verimli bir şekilde hareket edebilme yetisi olarak tanımlanabilir. Spermlerin yumurta hücrelerine ulaşması ve döllenmenin gerçekleşmesi adına dişi üreme sisteminden yumurtaya doğru ilerleyebilmesi gerekir. Bu hareket ileri yönlü olmalıdır, aksi halde gebelik oluşumu için gerekli temel şart olan sperm ve yumurta hücresi birlikteliği meydana gelmez.

Spermler temel olarak 2 şekilde hareket ederler. Bu hareket mekanizmalarından biri ilerleyici diğeri ilerleyici olmayan nitelik taşır.

Non-progressif yani ilerleyici olmayan şekilde hareket eden spermler yumurtaya doğru ulaşamazlar, titreşip küçük daireler çizerler.

Gebeliğin oluşması için spermlerin sahip olmasını beklediğimiz hareket tipi ilerleyici harekettir. Kadın üreme sisteminde spermlerin ilerleyebilmesi için gerekli hız saniyede minimum 25 mikrometre olarak belirlenmiştir.

Sperm Hareket Azlığı Nedir?

Sperm hareket azlığı,  yumurta hücresiyle buluşabilecek ileri yönlü hareket edebilme yetisine sahip olan spermlerin, tüm spermlerin %32’sinden az olması durumudur.

Bu noktada bilinmesi gereken sperm hareket azlığının belirli bir ölçüye kadar normal kabul edildiği ancak tüm spermler içerisindeki oranının belirleyici olduğudur. Yapılan semen analizi sonuçlarında ideal şekilde hareket eden spermlerin oranı %32’den az olduğunda, sperm hareket azlığı gündeme gelir.

Sperm Hareket Azlığı Neden Olur?

Sperm hareket azlığı nedenleri oldukça çeşitlidir. Bazı hastalarda sperm hareket azlığına neden olabilen faktörler belirlenebilirken bazılarında belirlenemeyebilir.

  • Testis toplardamarlarında varisleşme ile karakterize varikosel hastalığının,
  • Sistemik hastalıkların,
  • Sigara kullanımının,
  • Hormon dengesindeki bozulmaların,
  • Pelvik bölgeye alınan travmaların,
  • Tekrar eden efeksiyonların,
  • İnmemiş testis gibi konjenital durumların,
  • Fiziksel ve psikolojik strese maruz kalınmasının,
  • Vitamin ve mineral eksikliklerinin ve
  • Sperm yapısındaki bozuklukların sperm hareket azlığına yol açan risk faktörleri arasında yer aldığı ifade edilebilir.

Sperm Hareket Azlığı Teşhis ve Tedavisi

Sperm hareket azlığı semen spermiyogram ile yapılabilmektedir. Farklı zaman dilimlerinde gerçekleştirilen en az iki semen analizi ile sperm hareket azlığı teşhisi konulabilmektedir. Gerekli durumlarda kan testleri ve hormon testleri yapılarak detaylı bilgi edinilebilir. Sperm hareket azlığının değerlendirilmesi amacıyla skrotal renkli Doppler ultrasonografiye de başvurulması mümkündür.

Elde edilen veriler doğrultusunda, sperm hareket azlığına yol açan temel faktöre göre tedavi planlaması yapılabilir. Bu noktada kimi zaman cerrahiye gerek duyulabilir kimi zaman kilo verilmesi, sigaranın bırakılması, vitamin desteği alınması gibi önlemlerle sperm hareketliliği artırılabilir. Kapsamlı muayene ve test süreçlerinin ardından üroloji ve androloji uzmanları tedavi süreçlerini hasta özelinde belirlerler.

Beni İnstagram’da Takip Edebilirsiniz

Sperm Hareket Azlığı Nedir?

Sperm Kalitesini Düşüren Alışkanlıklar

Sperm Kalitesini Düşüren Alışkanlıklar

Gebelik elde edilmesi bazı çiftler için son derece kolay olsa da bazı çiftlerin gebelik elde edebilmesi için tıbbi danışmanlık ihtiyacı oluşabilir. Gebe kalmak konusunda zorluk yaşanan durumlarda hem kadın hem erkekler birtakım testlere tabi tutulurlar.

Bunlardan biri semen analizidir ve spermin kalitesini belirlemeye yardımcı olur. Ancak erkeklerin doğurganlığını etkileyen bazı yaşam tarzı faktörleri olduğu göz ardı edilmemelidir. Günlük yaşamda yapılacak bazı değişiklikler sperm sayısının ve kalitesinin artırılmasında rol oynayabilir.

Aşırı alkol tüketimi erkeklerde testosteron seviyesinin düşmesine ve sperm kalitesinin bozulmasına neden olabilir. Sigara kullanımı ise kalp hastalığı, kanser ve diğer birçok hastalığa yakalanma riskini artırmanın yanı sıra erkek doğurganlığına da çeşitli şekillerde zarar verebilir.

Bu zararlar arasında; sperm sayısını düşürmek, sperm hareketliliğini azaltmak, anormal şekilli sperm üretimine neden olmak ve artan DNA fragmantasyonu sayılabilir. Ayrıca steroidler, opioidler ve uyuşturucu maddelerden kaçınılmalıdır. Steroidler, sperm üretiminden sorumlu olan hormonal sinyallere zarar verir. Opioidler ise sperm üretimini bozabilir, kalitesini düşürebilir ve miktarını azaltabilir. Uyuşturucu kullanımı da sperm sayısının azalmasına neden olabilir.

Azospermi kaderiniz değil!

Detaylı bilgi almak için buraya tıklayın

Beslenme Sperm Kalitesini Etkiler mi?

Kilo, erkek doğurganlığında önemli rol oynayan unsurlardan biridir. Zayıf ya da fazla kilolu olmak hormonlarda ve sperm kalitesinde değişikliklere yol açabilir. Dengeli diyet ve düzenli egzersiz sağlıklı kilonun korunmasını, hormon dengesini ve sperm kalitesini sağlar.

Yağsız proteinler, meyveler, sebzeler, tam tahıllılar gibi besin gruplarına yer verilmesi aynı zamanda düzenli olarak orta düzeyde fiziksel aktiviteler yapılması sperm kalitesini ve miktarını iyileştirebilir.

Tüm bunların yanı sıra elektromanyetik radyasyon ve böcek ilaçları gibi tehlikeli maddelere tekrar tekrar maruz kalmak da sperm sayısı, hareketliliği ve morfolojisi üzerinde olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Sebze ve meyvelerde çok sık görülen pestisitli gıdalardan uzak durmak için; organik meyve ve sebze alınması ve ürünlerin tüketilmeden önce iyice yıkanması gerekir.

Elektromanyetik radyasyona maruziyeti mümkün olduğunca sınırlandırmak için cep telefonu ön cepte tutulmamalı, dizüstü bilgisayar kucağa koyulmamalı ve yiyeceklerin ısıtılması sırasında mikrodalgadan birkaç metre uzakta durulmalıdır.

Testisler spermlerin vücut sıcaklığında ya da bu sıcaklığın altında tutulması için vücudun dışında bulunurlar. Bu sıcaklığın artmasına neden olan sıcak su dahil her tür etken spermatogenez denilen ve sperm üretimi için zorunlu olan metabolik sürece etki ederek sperm kalitesini etkileyebilir.

Beni İnstagram’da Takip Edebilirsiniz

Erkek İnfertilitesi

Erkek İnfertilitesi Hakkında Sık Sorulan 4 Soru

Kadınların 12 yumurtlama dönemi boyunca korunmasız ve düzenli olarak cinsel ilişkiye girilmesine rağmen gebeliğin oluşmaması durumu infertilite olarak adlandırılır.

İnfertilite tanısı konulan çiftlerin eş zamanlı değerlendirilmesi önemlidir. İnfertilite yalnızca erkek, yalnızca kadın ya da hem kadın hem de erkek kaynaklı olabilir. Bu yazımda infertilitede erkek faktörü özelinde sık sorulan yanıtları hakkında bilgi bulabilirsiniz.

Erkeklerde İnfertilite Belirtileri Nelerdir?

Erkeklerde infertilitenin en temel belirtisi çocuk sahibi olamamaktır. Erkeklerde kısırlık nedenleri doğrultusunda farklı bir belirtiye rastlanmaması da söz konusu olabilir.

Bazı erkeklerde ise kısırlığa yol açan temel faktör çeşitli semptomlarla etkisini hissettirebilir. Erkeklerde infertilite şüphesi uyandırabilecek belirtiler şu şekilde sıralanabilir;

  • Cinsel isteksizlik, ejakülasyon sorunları ve impotans gibi cinsel işlev bozuklukları
  • Testi bölgesinde kitle, testislerde ağrı veya şişkinlik,
  • Tekrarlayan solunum yolu enfeksiyonları,
  • Koku alamama,
  • Göğüslerde büyüme (jinekomasti)
  • Yüz ve vücut bölgesi kıllarında seyrekleşme

Erkeklerde İnfertilite Sebepleri Nelerdir?

Erkeklerde infertilite kompleks özelliğe sahiptir. Birden çok unsur erkeklerin çocuk sahibi olamamasına neden olabilir. Sağlıklı bir gebelik oluşumu için erkeklerin sağlıklı spermlere sahip olmaları, spermlerin seminal sıvılarla birleşmesi ve vücut dışarısına çıkması, meni içerisinde yeterli oranda sağlıklı sperm bulunması ve bu spermlerin de ideal hız ve doğrultuda hareket etmeleri gerekir.

Tüm bu gereklilikler göz önünde bulundurulduğunda erkeklerde infertilite nedenleri farklı kategorilerde incelenebilir. Erkeklerde infertiliteye yol açabilen sağlık sorunları arasında varikosel hastalığı, ejakülasyon bozuklukları, bağışıklık sistemi bozuklukları, enfeksiyonlar, tümörler, inmemiş testis, hormon dengesizliği, spermi taşıyan kanallardaki sorunlar, kromozom bozuklukları, geçirilen operasyonlar ve cinsel birleşmeye engel olabilen cinsel işlev bozuklukları sayılabilir.

Erkek kaynaklı infertilitenin çevresel faktörler nedeniyle de gündeme gelmesi mümkündür. Testislerin sürekli yüksek ısıya maruz kalmaları; ağır metallere, kimyasallara ve yüksek düzeyde radyasyona maruz kalınması erkeklerde infertiliteye yol açabilir. Tüm bunlara ek olarak ilaç kullanımı, aşırı alkol tüketimi, sigara içiciliği ve aşırı kilo da infertiliteye yol açabilmektedir.

Bir Erkek Sonradan Kısır Olabilir mi?

Erkeklerde infertilite nedenleri doğrultusunda kısırlık doğuştan ya da sonradan meydana gelebilir. Yaşın ilerlemesi, yaşam tarzı, seçilen meslekler gibi çeşitli faktörler erkeklerde infertilite oluşumuna yol açabilir.

Bu noktada çocuk sahibi olmayan çiftlerin detaylı kontrollerden geçirilmesi, erkek özelindeki kısırlığa yol açabilecek unsurların irdelenmesi gerekir. Böylelikle hem erkeklerde kısırlık olup olmadığı teşhis edilebilir hem de çift özelinde tedavi süreci şekillendirilebilir.

Sonradan gelişen infertilite nedenleri arasında karşımıza sıklıkla sigara kullanımı çıkmaktadır. Bu nedenle “sigara erkeklerde kısırlığa neden olur mu?” sorusunun da yanıtlarının bilinmesi önemlidir.

Sigara Erkeklerde İnfertilite Nedeni Olabilir mi?

Yapılan bilimsel araştırmalar düzenli olarak tütün ve tütün ürünleri kullanımının sperm kalitesine ve sperm sayısına çok boyutlu bir etkide bulunduğunu ortaya koymaktadır. Sigaranın içeriğindeki binlerce kimyasal genel sağlığı tehdit ederken oksidatif strese yol açarak sperm DNA hasarı riskini de artırabilir.

Tüm bunlara ek olarak seminal sıvı kalitesini de etkilediği, damar sağlığına zarar vererek cinsel işlev bozukluklarına yol açabildiği ve erkek kaynaklı infertilite riskini belirgin ölçüde artırdığı bilinmektedir.

Beni İnstagram’da Takip Edebilirsiniz

Erkeklerde Dikkate Alınması Gereken Ürolojik Şikayetler

Erkeklerde Dikkate Alınması Gereken Ürolojik Şikayetler

Genellikle yaşın ilerlemesi ile birlikte görülme sıklığı artan, ancak genç yaşlarda da ortaya çıkabilen ürolojik şikayetlerin dikkate alınmasında fayda var. Ürolojik muayeneler konusunda yaşanan tedirginliğin aşılması erkeklerde hem üreme sağlığının hem de genel sağlığın korunması anlamına gelebiliyor.

Bu blog içeriğimde erkeklerin dikkate alması ve karşılaşılması halinde üroloji ve androloji uzmanlarına muayene olunması gereken ürolojik hastalıklar ve belirtileri hakkında bilgi bulabilirsiniz.

Erektil Disfonksiyon

Halk arasında sertleşme sorunu ya da impotans olarak bilinen erektil disfonksiyon çoğunlukla 40 yaş üzerindeki erkeklerin karşı karşıya kaldığı bir cinsel işlev bozukluğu olarak bilinmektedir.

Psikolojik ya da fizyolojik nedenlerle karşılaşılabilen bu sağlık sorunu sanılanın aksine yalnızca ilerleyen yaşlarda ortaya çıkmaz. Genç erkeklerde de görülebilir ve bu durumda genel sağlık kontrollerinin ihmal edilmemesi gerekir.

İmpotans damar sorunları neticesinde gündeme gelebilir, nitekim yapılan araştırmalar özellikle genç erkeklerde karşılaşılan sertleşme sorununun kalp hastalıklarının belirtisi olabileceğini göstermektedir. Bu nedenle bu önemli sağlık sorununun, farklı bir hastalığın öncül belirtisi olarak ortaya çıkma ihtimalinin göz ardı edilmemesi önemlidir.

İdrar Yolu Enfeksiyonu

Erkeklerde idrar yolu böbrekler, mesane, üreterler ve üretradan oluşur. Zararlı bakterilerin idrar yolunun herhangi bir kısmına ulaşması bölgede enfeksiyona yol açabilir. Enfeksiyonun oluştuğu bölgeye göre erkeklerde idrar yolu enfeksiyonu belirtileri ve bu belirtilerin şiddeti değişiklik gösterebilir.

İdrar sıklığında artış, sürekli idrara sıkışma, idrar sırasında ya da sonrasında ağrı, yanma veya konforsuzluk, idrar renginde bulanıklaşma, mide bulantısı ve ateş gibi belirtilerle etkisini hissettiren idrar yolu enfeksiyonu genellikle cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve prostat problemleri gibi risk faktörleri neticesinde oluşur. Tedavisi elzem ve önelidir.

Erkeklerde idrar yolu enfeksiyonu tedavi edilmediği takdirde enfeksiyon böbreklere sıçrayabilir ve kronik böbrek hastalıklarına ya da böbrek yetmezliğine neden olabilir.

Prostat Hastalıkları

Erkek üreme sistemindeki bir salgı bezi olan prostatta yaşın ilerlemesi ile birlikte iyi huylu bir büyüme meydana gelebilir. İlerleyen yaştaki erkeklerde sıklıkla karşılaşılan iyi huylu prostat büyümesi idrar sorunlarına neden olabilir. Bunun en temel nedeni büyüyen prostat bezinin idrar yollarını sıkıştırmasıdır.

İyi huylu prostat büyümesi ile prostat kanseri belirtileri büyük ölçüde benzerlik taşıdığı için erkeklerin ilerleyen yaşlarda ürolojik muayenelerini ihmal etmemeleri ve şikayetlerin yaşanması halinde ileri tetkiklerin yapılması önemlidir. Her ne kadar iyi huylu prostat büyümesi ve prostat kanseri ilerleyen yaştaki erkeklerde görülse de genç erkeklerde de prostat sorunları görülebilir.

Prostatit olarak adlandırılan prostat iltihabı akut ya da kronik şekilde ortaya çıkabilir. Yaşam konforunu ciddi oranda azaltan prostatit idrar sıklığında artış, idrar yaparken zorlanma, idrarda kan, skrotum ve rektum arasındaki perine bölgesinde ağrı, penis ve testislerde ağrı, ağrılı ejakülasyon, ateş ve kas ağrısı gibi çeşitli belirtilere neden olabilir.

Konular ile alakalı daha detaylı bilgiler almak için Youtube kanalımı ziyaret edebilirsiniz

Sperm Toplama Teknikleri Nelerdir?

Sperm Toplama Teknikleri Nelerdir?

Günümüzde farklı sperm toplama tekniklerine başvurulması mümkündür. Hastaların genel değerlendirmelerinin ardından hastanın ihtiyaçları doğrultusunda sperm toplamak için geleneksel ve gelişmiş tekniklere ihtiyaç duyulabilir.

Geleneksel yöntem olarak ifade ettiğimiz sperm toplama tekniklerinde erkekler normal şekilde ejaküle olduktan sonra meni örneği alınarak meni içerisinde sperm bulunması ya da var olan spermlerin değerlendirilmesi mümkündür.

Nitekim en yaygın kullanılan yöntem spermiyogramdır. Spermiyogram için erkeklerin boşalması ve ejakülat örneklerinin hızlı şekilde laboratuvara gönderilmesi gerekir.

Spermiyogram sayesinde sperm kalitesi ile ilgili temel parametrelerin öğrenilmesi mümkün olsa da azospermi gibi ileri tedavi süreçlerinin başlatılabilmesi için spermiyogramın farklı zaman dilimlerinde en az iki kere yapılması gerekir.

Bazı hasta grubunda boşalma gerçekleşse de vücut dışarısına sperm çıkmayabilir. Bu hasta grubunda meni idrar torbasına geri döner. Bu durum geriye boşalma olarak adlandırılır.

Tıkanıklığa bağlı azospermi nedenlerinden biri olabilen geriye boşalma özellikle diyabet hastalığı olan erkeklerde karşımıza çıkabilir. Bu nedenle bazı hastaların sperm toplama işlemlerini idrar inceleme yolu ile de gerçekleştirebiliriz.

Cerrahi olmayan sperm toplama teknikleri her hasta grubu için uygun değildir. Örneğin sperm hareketliliği hiç olmayan ya da menisinde canlı veya cansız hiçbir sperm hücresi bulunmayan azospermi hastalarında yardımcı üreme tekniklerine başvurabilmek adına farklı teknikler uygulamamız gerekebilir.

Teknik seçimi hastalık öyküsünün dinlenmesi, ek tahlil sonuçlarının değerlendirilmesi gibi süreçler sonrasında hastanın genel sağlık durumu değerlendirilerek gerçekleştirilir.

Sperm Toplama Teknikleri: MESA-TESA-PESA- MikroTESE

Sperm Toplama Teknikleri

MESA (Mikrocerrahi Epididimal Sperm Aspirasyonu)

Epididimden sperm toplama amacıyla mikroskop kullanılarak gerçekleştirilen cerrahiye MESA adı verilir. Epididim veya vas deferans tıkanıklıkları ya da doğuştan kanal eksikliği olması durumunda MESA yüksek başarı oranı sunabilen bir sperm toplama tekniğidir.

Tek başına ya da tıkanıklığa bağlı azospermi tedavisinde uygulanabilen bir teknik olarak da değerlendirilebilen MESA sırasında skrotum cildinde bir kesi yapılır. Testislerin ve epididimin görülmesini sağlayan bu kesi sonrası ameliyat mikroskobu kullanılarak epididim detaylı olarak görüntülenebilir ve bölgeden spermler toplanabilir.

Bu yöntem intravenöz sedasyon ya da genel anestezi altında yapılabilir. MESA, seçilmiş hastalardan tek seferde çok sayıda sperm toplanmasını sağlayabilen bir sperm toplama tekniğidir. Tekniğin güvenliği ve başarısı için hekimlerin mikrocerrahi deneyimi oldukça önemlidir.

PESA (Perkütan Epididimal Sperm Aspirasyonu)

MESA gibi epididimden sperm içeren sıvıların alınması amacıyla uygulanan PESA lokal anestezi altında ameliyat mikroskobu kullanılmadan gerçekleştirilebilen bir sperm toplama tekniğidir. Basit ve hızlı uygulanabilse de cerrahi uzmanlık gerektirir.

Az da olsa PESA hematom riski barındırır ve oluşabilecek skar dokusu nedeniyle epididimal obstrüksiyona neden olabilir. Sperm toplama verimi MESA ile karşılaştırıldığında daha düşük olmakla birlikte ICSI için ideal sayıda sperm toplamayı mümkün kılar.

TESA (Testiküler Sperm Aspirasyonu)

IVFI ve ICSI tedavileri için sperm almak amacıyla uygulanan yöntemlerden biri de Testiküler Sperm Aspirasyonu yani TESA’dır. TESA ameliyathane ortamında veya klinikte lokal anestezi altında gerçekleştirilir.

Uygulanış şekli PESA ile benzer olmakla birlikte TESA sırasında epididimden değil testis dokusundan sperm aspire edilmeye çalışılır. Obstrüktif azospermi hastalarında tercih edilebilen TESA ile sperm bulma oranı azımsanmayacak denli yüksek olmakla birlikte cerrahi uzmanlığın çok önemli olduğunun bilinmesi önemlidir.

MikroTESE

Tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi hastalarından sperm toplamak için uygulanan, başarı oranı %56 civarında olan en gelişmiş teknik MikroTESE’dir. Genel anestezi altında ameliyathane ortamında gerçekleştirilen bu operasyonda uzman deneyimi ayırt edici öneme sahiptir.

Testislerin sperm barındırma ihtimali olan tüm bölümlerinin çok kapsamlı şekilde incelenmesini ve doku örnekleri alınmasının sağlandığı Mikro TESE ameliyatı sırasında alınan dokular bekletilmeden embriyoloji laboratuvarına gönderilir.

Testis hasarının minimize edilmesini sağlayan MikroTESE cerrahisi uygun aralıklarla birden çok kere gerçekleştirilebilir.

Beni Instagram’da da Takip Edebilirsiniz: http://instagram.com/drtanselkaplancan

Tüp Bebek, Kısırlık ve Ürolojik Hastalıklar hakkında yazdığım diğer yazılarımı Blog sayfamdan okuyabilirsiniz.

Sperm Toplama Teknikleri Nelerdir? Sperm Toplama Teknikleri Nelerdir? Sperm Toplama Teknikleri Nelerdir?

Sperm Dondurma İşlemi ve Saklama Süresi

Sperm Dondurma İşlemi ve Saklama Süresi

Sperm kalitesi erkeklerin ilerleyen yaşları, sağlıksız yaşam tarzı alışkanlıkları ve çeşitli hastalıklar nedeniyle zaman içerisinde düşebilir.

Sperm kalitesinin azalması diğer bir deyişle sperm sayısının düşmesi, sperm hareketliliğinde azalma meydana gelmesi ya da sperm morfolojisindeki kusurlar erkek kaynaklı infertiliteye neden olabilir.

Sperm dondurma tekniği sayesinde belirli başlı durumlarda erkeklerin infertilitesi korunabilir ve spermler zarar görmeden dondurulup saklanarak ilerleyen dönemlerde sağlıklı spermler ile çocuk sahibi olma denemeleri yapılabilir.

Bu yazımda “Sperm dondurma nedir?” ve “Dondurulan spermler ne kadar saklanır?” gibi önemli soruların yanıtlarını bulabilirsiniz.

Sperm Dondurma İşlemi Nedir?

Dünyanın farklı ülkelerinde sperm bağışı yapılacağında sıklıkla gündeme gelen sperm dondurma işlemi, sanılanın aksine yalnızca sperm bağışı için başvurulan bir yöntem değildir. Sperm dondurma çiftlerin gelecek yıllarda bebek sahibi olmak istemeleri üzerine sağlıklı spermlerinin dondurularak korunması ve saklanmasıdır.

Özellikle erkeklerin doğurganlığı olumsuz yönde etkileyen meslekler yapmaları, spesifik sağlık sorunları neticesinde uygulanması gereken tedavi süreçlerinin sperm üretimi ve kalitesi üzerine etki edeceğinin öngörüldüğü durumlarda sperm dondurma oldukça avantajlı bir alternatif olarak değerlendirilebilir.

Sperm Dondurma İşlemi Kimlere Önerilir?

Sperm dondurma işlemi farklı kişiler için ileri yıllarda fertilitenin korunması adına en doğru ve en çok öne çıkan tekniklerden biridir.

Sperm dondurma işlemi için uygun kabul edilen adaylar şu şekilde sıralanabilir:

  • Testis veya prostat kanseri teşhisi konulan ve tedavi gereğinde testislerin tekinin ya da ikisinin birden alınması gerektiği söylenen,
  • Orta yaş seviyesine yaklaşarak sperm kalitesindeki düşük öngörülebilen,
  • Kimyasal maddelere, enfeksiyon kapmaya, testis ısısının yükselmesine neden olabilecek mesleklerde çalışanlara,
  • Testosteron replasman tedavisine başlayacaklara,
  • İntrasitoplazmik sperm enjeksiyonu için sperm sayısı düşük olarak kişilere ve
  • Yardımcı üreme tekniklerine başvuran erkekler için sperm dondurma önerilebilmektedir.

Sperm dondurmak ve gelecek yıllarda çocuk sahibi olmayı henüz sperm kalitesinde sorun yokken güvence altına almak isteyen erkeklerin ve genel anlamda çiftlerin sperm dondurma nasıl yapılır? hakkında da soru işaretleri bulunmaktadır.

Sperm Dondurma İşlemi Nasıl Yapılır?

Sperm saklama öncesi kan testleri yapılarak cinsel yolla bulaşan hastalıkların varlığı araştırılır. Dondurulacak spermin saklanmasından önceki 2-3 gün boyunca cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır.

Sperm dondurma işlemi günü geldiğinde ejakülatın mümkün olan en iyi şekilde korunabilmesi için meni örneğinin kliniklerde verilmesi tavsiye edilir. Hastalardan alınan ejakülat örnekleri spermlerin miktarı, şekli ve haraketliliği bakımından değerlendirilir.

Spermin semendeki diğer sıvılardan ve kalitesiz sperm hücrelerinden arındırılabilmesi için yıkama adı verilen özel bir işlem uygulanır. İleri dönemde gerçekleşmesi istenen gebelik için sperm kalitesine de bağlı olarak 3-6 örnek toplanır.

Dondurma için özel olarak hazırlanan spermler üzerinde kişinin kimlik numarasının ve numune verdiği tarihin yazılı olduğu küçük tüplere konulur. Spermlerin dondurulup saklanmasını sağlayan bu tüpler sıvı azotla dolu -196 derece sıcaklıktaki kriyojenik kapta saklanırlar.

Dondurulmuş Spermlerin Saklanma Süresi

Tüp bebek tedavisi kapsamında spermlerin dondurulması yaklaşık 30 yıldır başarı ile uygulanan ve günümüzde de uygulanmaya devam edilen bir yöntemdir.

Son yıllarda gelişen teknolojinin de etkisiyle başarı oranı artan sperm dondurma ve sperm saklama ileri teknolojiye sahip merkezlerde yapılmalıdır. Sperm saklama süresi normal şartlarda 5 sene olmakla birlikte bu süre Sağlık Bakanlığından alınan izin ile uzatılabilir.

Beni Instagram’da da Takip Edebilirsiniz: http://instagram.com/drtanselkaplancan

Tüp Bebek, Kısırlık ve Ürolojik Hastalıklar hakkında yazdığım diğer yazılarımı Blog sayfamdan okuyabilirsiniz.

Sperm Dondurma İşlemi ve Saklama Süresi Sperm Dondurma İşlemi ve Saklama Süresi Sperm Dondurma İşlemi ve Saklama Süresi

Azospermi İyileşir mi?

Azospermi İyileşir mi?

Bebek sahibi olmak isteyen çiftler, 12 ay boyunca korunmasız cinsel ilişkiye girmelerine rağmen gebelik haberi alamadıklarında infertilite gündeme gelir. İnfertilite erkek, kadın ya da hem kadın hem erkek kaynaklı olabileceği için çiftlerin eş zamanlı değerlendirilmesi gerekir. Azospermi İyileşir mi?

Bu kapsamda kadınların kadın hastalıkları ve doğum uzmanları, erkeklerin ise üroloji ve androloji uzmanları tarafından muayene edilmeleri ve gerekli tetkikleri yaptırmaları gerekir.

Erkek kaynaklı infertilitenin sık görülen ve en çok endişe duyulan nedenlerinden biri azospermidir.

Farklı dönemlerde gerçekleştirilen iki ayrı spermiyogram neticesinde de menide canlı ya da cansız, hiç sperm hücresinin bulunmaması durumu olarak tanımlanabilen azospermi düşünüldüğünün aksine gebeliğin oluşumun önündeki asla kaldırılamayacak olan ya da her zaman kaldırılabilecek bir engel değildir.

Azospermi farklı nedenler neticesinde gündeme gelebilir. Genetik sorunlar, hormon sorunları, testis fonksiyonlarına hasar veren travmaların alınması, tedavi edilmeyen varikosel hastalığı ve sperm kanallarının doğumsal yoklukları gibi farklı nedenler tıkanıklığa bağlı azospermi ya da tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi sorunlarına yol açar.

Bu farklılık bizi “azospermi iyileşir mi?” sorusunun yanıtlarında da çeşitliliğe götürür.

Azospermi hakkında daha fazla şey öğrenmek için buraya tıklayın

“Azopsermi İyileşir mi?” Sorusunun Yanıtı Değişebilir

Azospermi tedavisi genellikle sperm toplama tekniklerinin kullanımı ile gerçekleştirilir ve yardımcı üreme teknikleri yardımıyla bebek sahibi olunması sağlanabilir.

Kimi zaman azospermi nedeni hormon dengesizliği olur ve sadece hormon ilaçlarının kullanılması ile bu infertilite nedeni ortadan kalkarak doğal yollarla çocuk sahibi olunması mümkün hale gelir.

Azosperminin nedeni varikosel hastalığı ise çiftler özelinde belirlenen tedavi seçenekleri değerlendirilerek mikrocerrahi varikosel operasyonu ile sperm kalitesinin artması sağlanabilir.

Varikosel cerrahisi sonrası hastaların doğal yollarla çocuk sahibi olabileceğinin garantisi verilemese de mikrocerrahi sonrası sperm kalitesinin belirgin ölçüde artabildiği yönünde bilimsel veriler bulunmaktadır.

Azospermi nedeni doğrultusunda iyileşebilen ve yine nedeni doğrultusunda farklı tedavi yöntemleri ile çocuk sahibi olunması mümkün bir sorun olarak sınıflandırılabilir.

Önemli olan çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin durumlarının birlikte değerlendirilmesi ve bu hayallerine onları ulaştırabilecek en doğru yöntemin belirlenmesidir.

Günümüzde teknolojinin ilerlemesi ve tedavi süreçlerinin gelişmesi ile birlikte tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi hastalarından dahi gebelik için gerekli spermler bulunabilmektedir, ki bu hasta grubu tıkanıklığa bağlı azospermi hastalarına kıyasla çok daha zorlu bir sınıfta kabul edilir.

MikroTESE cerrahisi ile tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi hastalarından %56 dolayında sperm bulunabilmektedir. MikroTESE cerrahi başarısında kullanılan tekniğin gelişmişliği kadar cerrahi tecrübe de önemli bir değişkendir.

Beni Instagram’da da Takip Edebilirsiniz: http://instagram.com/drtanselkaplancan

Tüp Bebek, Kısırlık ve Ürolojik Hastalıklar hakkında yazdığım diğer yazılarımı Blog sayfamdan okuyabilirsiniz.

Azospermi İyileşir mi? Azospermi İyileşir mi?

Klinefelter Sendromu Nedir?

Klinefelter Sendromu Nedir?

Yaklaşık her 660 erkekten 1’ini etkileyen Klinefelter sendromu, erkeklerin fazladan bir X kromozomuna sahip şekilde doğmasıyla karakterize bir genetik durumdur. Kromozomlar, en basit şekilde vücuttaki tüm hücrelerde bulunan gen paketleridir.

Bebeklerin genetik cinsiyetlerini belirleyen kromozomlar X ve Y olarak adlandırılırlar. Kız bebeklerde 2X kromozomu bulunurken erkek bebeklerde 1X ve 1Y kromozomu bulunur. Klinefelter sendromu olan erkeklerde ise gen paketlerinde fazladan bir X kromozumu vardır.

Bu noktada bilinmesi gereken XXY dizilimindeki X kromozomunun Klinefelter sendromu olan erkeklerin genetik anlamda cinsiyetlerini etkilemediğidir. Klinefelter sendromu erkekleri çeşitli şekillerde etkileyebilmekle birlikte teşhisi genellikle ergenlik döneminde yapılır.

Genel kanının aksine Klinefelter sendromu doğrudan kalıtsal bir hastalık değildir, erkeklerin fazladan bir X kromozomu ile doğmasına neden olan rastgele bir sorun nedeniyle ortaya çıkar.

Klinefelter Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Klinefelter sendromu her zaman belirgin belirtilere yol açamayabilir. Yol açtığı belirtiler yaş doğrultusunda da değişiklik gösterebilir. Erkek bebeklerde Klinefelter sendromu kaslarda güçsüzlük, motor gelişiminde yavaşlık, konuşmaya geç başlama ve inmemiş testis gibi problemler ile etkisini hissettirebilir.

Genç erkeklerde ve adolesanlarda ortalamadan uzun boy, uzun bacaklar, kısa gövde ve geniş kalçalar, ergenlik döneminin geç başlaması ya da başlamaması, ergenlik döneminden sonra akranlara kıyasla daha az vücut kılı, küçük ve sert testisler, penis kısalığı, meme dokusunda büyüme, kemik zayıflığı, enerji seviyesinde düşüklük, sosyalleşmede zorlanma, okuma ve yazmada sorunlar gibi belirtilere neden olabilir.

Klinefelter sendromu yetişkin erkeklerde sperm sayısında azlığa ya da sperm yokluğuna, cinsel isteksizliğe, testislerde küçüklüğe – peniste kısalığa, kemiklerde zayıflığa, kas kitlesinde azlığa, karın çevresinde yağlanmaya, meme dokusunda büyümeye neden olabilir.

Çocukluk ve ergenlik döneminde gelişim geriliğine yol açabilen Klinefelter sendromu, erkek kaynaklı kısırlığın da nedeni olabilir. Tüm bunlara ek olarak Klinefelter sendromu nedeniyle bazı sağlık sorunlarına yakalanma riskinin artabildiği de bilinmektedir.

Klinefelter Sendromu Olanlar Dikkat!

Klinefelter sendromu olan erkeklerin temel sorunu erkek kaynaklı infertilite olarak kabul edilse de yapılan bilimsel çalışmalar bu sendromun erkeklerde tip 2 diyabet, kemik güçsüzlüğü, kardiyovasküler hastalıklar, bağışıklık sistemi hastalıkları, hipotiroidizim, öğrenme güçlüğü, depresyon, anksiyete ve nadir de olsa meme kanseri riskini artırdığını göstermektedir.

Klinefelter Sendromu Nasıl Tedavi Edilir?

Teşhisi sırasında idrar ya da kan örneği alınarak hormon testleri yapılabilir ve elde edilen sonuçlar doğrultusunda teşhisi netleştirmek için kromozom analizi gerçekleştirilir.

Klinefelter sendromunun kesin bir tedavisi bulunmamakla birlikte bu sorunun yol açtığı yan etkilerin kontrol altına alınıp giderilmesi amacıyla uygulanabilecek çeşitli tedavi alternatifleri bulunur.

Testosteron replasman tedavisi, çocukluk döneminde konuşma becerilerini geliştirmek üzere terapiler, kas ve kemikleri güçlendirmek için fizyoterapi ve meme dokusunda büyüme olması halinde jinekomasti gibi cerrahilerle sendromun yol açtığı olumsuzluklar minimize edilebilir.

Klinefelter sendromlu erkeklerin çoğunda sperm sayısı ile ilgili sorun yaşanır. Testislerde çok az sperm üretilir veya hiç üretilmez. Minimal sperm üretimi olan bazı erkekler için intrasitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI) adı verilen bir prosedür yardımcı olabilir.

Beni Instagram’da da Takip Edebilirsiniz: http://instagram.com/drtanselkaplancan

Tüp Bebek, Kısırlık ve Ürolojik Hastalıklar hakkında yazdığım diğer yazılarımı Blog sayfamdan okuyabilirsiniz.

Klinefelter Sendromu Nedir? Klinefelter Sendromu Nedir?

Covid-19 ve Üreme Sağlığı

Covid-19 ve Üreme Sağlığı

Son günlerde etkisi giderek artan, Omicron varyantı ile birlikte yeniden gündemde yerini alan Covid-19 yol açtığı sağlık sorunları ile de endişe uyandırıyor.

Hastalığı atlatan bazı kişilerde aylarca devam eden belirtilere yol açan ve “uzun Covid” olarak adlandırılan Covid-19 sanıldığının aksine yalnızca akciğerlere zarar vermiyor.

Son dönemde yapılan araştırmalar doğrultusunda erkek üreme sistemi üzerinde de etkileri olduğu belirlenen hastalığın şu an için yol açtığı olumsuzlukların geçici mi kalıcı mı olduğu yönünde henüz bir netlik bulunmuyor.

Hastalığı atlattıktan 2 ay gibi bir süre sonra sperm değerlerinde, sperm hareketliliği ve sperm sayısında düşüşe yol açtığı verileri ise mevcut. Bu yazımda Covid-19 ve erkek üreme sağlığı üzerindeki etkileri hakkında bilgi bulabilirsiniz.

Covid-19 Sperm Kalitesini Düşürüyor

Covid-19 ne yazık ki erkek üreme sağlığını da olumsuz yönde etkiliyor. Sperm değerlerinde sayı ve hareketlilik bazlı düşüş yaratıyor. Enfeksiyon ne kadar şiddetli olursa etkileri de o denli büyüyebiliyor.

Tüm bunlara ek olarak yapılan araştırmalar Covid-19 sonrası testosteron seviyelerinde de belirgin bir düşüş olduğunu gösteriyor. Aktif olarak hastalık döneminde olan erkekler üzerinde gerçekleştirilen araştırmalar sonucunda elde edilen verilerin uzun vadeli sonuçları bilinmiyor.

Testislerde virüsün varlığını gösteren araştırmaların olduğunu biliyoruz, viral orşite işaret edebilen belirtiler hastaların %19’unu etkileyebiliyor. Testisleri ve hormonları etkileyebilen hastalıkla ilgili bilinmesi gereken bir diğer unsur da sperm DNA fragmantasyonuna neden olabileceği.

Enfeksiyondan 1 ay kadar süre sonra yapılan testler doğrultusunda sperm DNA hasarının arttığı bilgilerine sahibiz. Sperm DNA fragmantasyonu erkek subfertilitisine ve erkek kaynaklı infertiliteye neden olabilen önemli bir parametre. Sağlıklı ve fertil erkeklerde de karşılaşabildiğimiz bu durum infertil ya da subfertil erkeklerde oransal olarak fazlalaşıyor.

Aşılar İnfertilite Nedeni Değil

Aşılanma politikalarının stabilize olması ile birlikte aşıların erkek kaynaklı infertiliye yol açabileceği yönünde yaygın ve yaygın olduğu kadar da yanlış bir inanış var. Gerçekler ise düşünülenlerin aksi yönünde.

Aşı takvimine uyulması hem hastalığa yakalanma riskini azaltıyor hem hastalığa yakalandıktan sonra bulaştırma ihtimalini. Üstelik aşı olanların hastalığı daha hafif geçirdiğini de biliyoruz.

Aşılanmayan kadınların da erkeklerin de infertilite ile ilgili dönemsel şikayetleri olabiliyor. Tüm bunlara ek olarak pandemi nedeniyle hali hazırda oluşmuş olan gebelikler de riski girebiliyor.

Araştırmacılar, pandeminin başladığı süreçten günümüze Covid-19’un insan üreme sistemi üzerindeki etkilerini araştırmaya devam ediyorlar.

Covid’in cinsel yolla bulaşabileceğine dair henüz bir kanıt bulunmamakla birlikte, araştırmalar üreme sistemindeki hücrelerin virüs için uygun hedefler olduğunu, çünkü koronavirüsün hücrelere girmek için bağlanması gereken bazı reseptörleri taşıdıklarını gösteriyor.

Bu nedenle tedbir almanın ihmal edilmemesi önemli, nitekim dünya genelindeki WHO ve CDC gibi prestijli sağlık kurumlarının önerileri de bu yönde. Hem aşı takvimine uyum sağlamalıyız hem de maske, mesafe ve hijyen kurallarına uymaya ek olarak doğal havalandırma yöntemlerini denemeliyiz.

Beni Instagram’da da Takip Edebilirsiniz: http://instagram.com/drtanselkaplancan

Tüp Bebek, Kısırlık ve Ürolojik Hastalıklar hakkında yazdığım diğer yazılarımı Blog sayfamdan okuyabilirsiniz.

Azospermi Hastaları Baba Olabilir mi?

Azospermi Hastaları Baba Olabilir mi?

Erkek kaynaklı infertilitenin sık karşılaşılan ve en çok endişeye yol açan nedenlerinden biri azospermidir. Azospermi en basit şekliyle menide canlı ya da cansız hiç sperm hücresinin bulunmaması durumu şeklinde tanımlanabilir.

Bir hastaya azospermi teşhisinin konulabilmesi için farklı zaman dilimlerinde en az iki kere meni analizi yani spermiyogram yapılması gerekir. En az iki spermiyogram sonucunda da menide hiç sperm bulunamazsa azospermi tanısı kesinleşir.

Azospermi tanısı konulan hastaların hiç sperm sayısının bulunmaması “azospermi hastaları baba olabilir mi?” sorusunu da gündeme getirmektedir.

Bu soruya kesin bir hayır ya da evet yanıtı verilememekle birlikte azospermi türünün, tedavide uygulanan yöntemin ve hekim tecrübesinin çocuk sahibi olma ihtimali üzerinde belirleyici etkisi olan unsurlar olduğunun göz ardı edilmemesi gerekir.

Bu yazımda azospermi türleri ve tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi hastalarında çocuk sahibi olma oranını %50’lerin üzerine çıkarak MikroTESE ameliyatı hakkında bilgi vereceğim.

İlginizi çekebilecek içerikler;

Azospermi

Mikro Tese

Azospermi Türleri

Azospermi temel olarak tıkanıklığa bağlı azospermi ve tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi olmak üzere iki ayrı ana kategoride incelenebilir. Tıkanıklığa bağlı azospermi olarak tanımladığımız durumda testislerde sperm üretiliyordur.

Ancak ya sperm meniyi oluşturan sıvılarla birleşemiyordur ya da meni ile birleşse de vücut dışarısına atılamıyordur. Bu tür azospermi hastalığında erkeklerde sperm bulunma ihtimali %100 dolaylarındadır. Tedavi planlaması çift özelinde ve erkeğin genel sağlık durumu değerlendirilerek yapılır.

Tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi, daha zorlu olarak kabul ettiğimiz vakalardır. Bu hasta grubunda sperm üretimi yoktur.

Hormon sorunları, genetik hastalıklar, geçmiş dönemde alınan tedaviler gibi farklı durumlar neticesinde sperm üretimi olmadığından bu hastaların baba olma şansları tıkanıklığa bağlı azospermi hastalarına oranla daha düşüktür.

Bilinmesi gereken ise tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi teşhisi konulan erkeklerin de günümüzde gelişmiş tıbbi yöntemler sayesinde çocuk sahibi olabileceğidir.

Tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi tedavisinde günümüzün altın standart yöntemi MikroTESE cerrahisidir. Alanında tecrübeli hekimler tarafından uygulandığında bu cerrahi ile canlı sperm bulma oranı %56 civarındadır.

Tıkanıklığa Bağlı Olmayan Azospermi Tedavisinde MikroTESE Ameliyatı

MikroTESE ameliyatı gelişmiş mikroskoplar kullanılarak gerçekleştirilen, tek testise ya da gerekli durumlarda her iki testise de uygulanabilen bir operasyondur.

Genel anestezi altında uygulanan operasyon sırasında skrotumun yani testis torbasının orta hattından yaklaşık 2-3 santimetre ebatlarında kesi yapılır.

Kesi bölgesinden testislere ulaşılır ve sperm bulunma ihtimali olan tüm bölümler detaylı şekilde incelenir. Olgun sperm bulunması muhtemel dokular alındıktan sonra hemen embriyoloji laboratuvarına gönderilir ve henüz operasyon devam ederken sonuçlar alınır.

Operasyon sonrası hastalar evlerine yürüyerek dönebilirler. Operasyon sırasında ağrı ya da acı hissedilmez.

Beni Instagram’da da Takip Edebilirsiniz: http://instagram.com/drtanselkaplancan

Tüp Bebek, Kısırlık ve Ürolojik Hastalıklar hakkında yazdığım diğer yazılarımı Blog sayfamdan okuyabilirsiniz.