Ay: Mart 2021

Erkek Kısırlığında Hormonların Rolü

Erkek kısırlığının birçok farklı nedeni olabilir. Çoğunlukla anatomik nedenlerden kaynaklanan erkek kaynaklı infertilite hormonlar nedeniyle de ortaya çıkabilir.

Hormon Değerleri Erkek Kaynaklı Kısırlığa Neden Olabilir

Yapılan sperm analizi sonucunda sperm değerlerinde özellikle de sperm konsantrasyonunda sorun teşhis edilen erkeklerin hormonal değerlendirmeden geçmeleri önem taşıyor. Erkek infertilitesinde iki temel hormonun; Folikül Uyarıcı Hormon ve Testosteronun değerlerinin etkili olduğu biliniyor. Folikul Uyarıcı Hormon ve Testosteron değerleri sonuçları doğrultusunda Luteinize edici hormon, Prolaktin ve tiroit hormon düzeylerinin de değerlendirilmesi gerekli olabiliyor. Bu testlerden en doğru sonuçların alınabilmesi için ise testlerin yapılma zamanının doğru belirlenmesi gerekir. Gün içerisinde hormon seviyeleri dalgalanıyor. Örneğin testosteron seviyesi sabahları zirve noktasına ulaşırken sabah saatlerinde yapılan testlerin daha doğru sonuç vermesi mümkün oluyor. Test sonuçları fiziksel muayenelerin yapılması, hastanın öyküsünün dinlenmesi ve semen analizi sonuçları ile birlikte değerlendirilerek infertilite hakkında daha doğru tanı konulabiliyor.

Hormon Dengesizlikleri Farklı Şikayetlere Neden Olabilir

Erkek kaynaklı infertilitede etkisi olan birçok farklı hormon vardır. Testosteron cinsel isteği, ereksiyon fonksiyonunu, kas kitlesini, yağ dağılımını ve sperm üretimini etkiler. Folikül Uyarıcı Hormon sperm üretiminde görev alır. Luteinize edici hormon testosteron üretimi için testisleri uyarır. Prolaktin seviyesinin yükselmesi testis fonksiyonlarını etkileyerek testosteron ve sperm üretim sürecine zarar verebilir. Bu noktada östrojen ve tiroit hormonları da etkiye sahiptir. Yaşla birlikte erkeklerde östrojen hormonu artış gösterebilir ya da T3 ve T4 tiroit hormonlarının dengesinin bozulması testis fonksiyonlarına zarar verebilir. Hormonların dengede kalması erkek üreme sağlığı ile yakın bir ilişki içerisindedir.

Hormon Dengesizliği Belirtilerine Dikkat

Erkek kısırlığının gözle görülen fiziksel belirtilerinin kaynağı genellikle hormon düzensizlikleridir. Saçlarda dökülme, yorgunluk, kilo alımı, sertleşme problemi, cinsel istekte azalma, depresyon, hafıza zayıflaması, kas kitlesinin kaybı ve ruh hali değişimleri yaşayan erkeklerin hormon testi yaptırmasında fayda olacaktır. Hormonların vücuttaki dağılımlarının ideal özellik taşıması fertilitenin en temel unsurlarından biridir. Erkek kısırlığına tek bir açıdan yaklaşmak doğru olmayacaktır, her hastanın özel olarak değerlendirilmesi gerekir. Kısırlığa yol açan unsurun değerlendirilmesi kadar tedavi sürecinde hastaya özel şartların da göz önünde bulundurulması önemlidir.

Sperm Yokluğu Çocuk Sahibi Olmaya Her Zaman Engel Değil

Menide canlı ya da cansız hiçbir spermin bulunmaması durumu azospermi olarak adlandırılır. Erkek kaynaklı kısırlığa yol açabilen bu durum birçok çiftin çocuk sahibi olmaktan vazgeçmesine neden olabiliyor. Gelişen tıbbi teknikler sayesinde azospermi hastalarında da sperm bulunabileceğini belirten Üroloji Uzmanı Op. Dr. Tansel Kaplancan çocuk sahibi olmak isteyen azospermi hastalarına önemli bilgiler aktardı.

Her 100 erkekten 1’inde rastlanan azosperminin görülme sıklığı, çocuk sahibi olamayan erkeklerde %15’lere çıkabiliyor. Yapılan sperm analizi sonucunda, ki azospermi varlığından kesin olarak bahsedilebilmesi için en az iki üç analizin yapılması gerekiyor, menisinde hiç sperm bulunamayan erkekler ister istemez büyük bir umutsuzluğa kapılabiliyor. Ancak azospermi çeşitli nedenleri ve farklı türleri olan bir infertilite faktörü olduğu için hastaların kapsamlı bir muayene sürecinden geçmesi gerekiyor.

Azosperminin Nedenlerini Doğru Saptamak Önemli

Azospermi tıkanıklığa bağlı olan veya tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi olarak iki farklı türde ortaya çıkabilir. Sperm yollarının doğuştan olmaması ya da tıkalı olması sonucunda oluşan azospermi “tıkanıklığa bağlı azospermi” olarak adlandırılıyor. Bu durumda sperm bulmak oldukça kolay, çünkü hastaların menisinde sperm bulunmamasının nedeni sperm üretiminin olmaması değil spermin meniye ulaşmaması oluyor. Tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi ise biraz daha komplike bir durum. Bu noktada geçirilen ameliyatlar, hormon sorunları,  genetik faktörler ve kemoterapi gibi çeşitli faktörler tıkanıklık olmasa dahi menide sperm bulunmamasına yol açabiliyor. Gelişen tıbbi teknikler sayesinde tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi hastalarında dahi %56’lara varan oranda sperm bulabiliyoruz. Bu nedenle azospermi nedeniyle çocuk sahibi olamayan ve tedavi olmak isteyen hastaların neden bu sorunu yaşadığını doğru anlamamız tedaviyi doğru şekillendirmemiz açısından en önemli faktörlerden birine dönüşüyor.

MikroTESE Yönteminde Tecrübe Belirleyici

Tıkanıklığa bağlı oluşmayan azospermi hastalarına tecrübeli hekimler tarafından uygulanan mikroTESE prosedürü sayesinde sperm bulunabiliyor. Bu gelişmiş teknikte testislerin tüm bölümleri mikroskop altında inceleniyor ve testis genelinde sperm varlığı araştırılıyor. Fakat teknik her ne kadar gelişmiş olsa da uzmanlık ve tecrübe mikroTESE ameliyatının sonuçlarını da etkileyebiliyor. Nitekim gerek yurt içinde gerek yurt dışında birden çok mikroTESE geçiren ve sperminin olmadığı söylenen hastalarımın birçoğunda aynı işlemle sperm bulabiliyorum. Tüp bebek tedavisi kapsamında temel amaç her hastada tek bir tane sperm bulabilmektir, ancak işin uygulama kısmı daha farklı ilerliyor. Biz hastalarımızdaki tüm spermleri toplamayı hedefliyoruz bu nedenle mikroskop altında çok detaylı incelemeler yapıyoruz. Bulunan spermlerin kalitesinin az olabileceği ihtimalini göz önünde bulunduruyor ve gerek hareketlilik gerekse morfolojik olarak en kaliteli spermin seçilebilme ihtimalini artırmak için kapsamlı taramalar gerçekleştiriyoruz.

Azospermi Tedavisi Kişiye Özel Planlanmalıdır

Azospermi hastaları çocuk sahibi olamaz ya da yalnızca tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olabilir şeklinde bir genelleme yapılmaması gerekiyor. Öncelikle bu soruna yol açan faktörler en doğru şekilde belirlenmeli ve tedavi de kişiye özel planlanmalıdır. Kimi zaman tıkanıklığa bağlı olmayan azospermisi olan ve tedavi edilemeyeceği düşünülen kişiler dahi doğru teşhis konulduğunda ameliyata gerek olmaksızın doğal yolla çocuk sahibi olabiliyor. Bu nedenle hasta gruplarının tanınması, azospermi teşhisinin yapılması, nedenlerinin belirlenmesi ve tedavi planının da hasta özelinde gerçekleştirilmesi gerekir. Modern teknikler yani günümüzde MikroTESE ile sperm bulma yüzdeleri çok artmış durumda ancak bu tekniği uygulayacak uzmanın tecrübesinin de eş derecede önemli olduğu unutulmamalı.